mini inglot haul


tekrar herkese merhaba. bayram sebebiyle arkadaşımla kendimizi forum bornovaya attık dün. oralara kadar gidip de inglota uğramamak olmazdı elbette. inglotun ürünlerini çok başarılı buluyorum ve renk skalasının genişliğine de hayranım. son günlerde fena halde nude rujlara takmıştım ve ignlotta tam aradığım gibi iki adet nude ruj buldum. bunlardan birisi fotoda gördüğünüz 47 numaralı lipstick. yapısı kremsi sayılır. sürümü çok kolay değil ama sert de değil. en önemli özelliği kalıcı olması. kalıcı nude rujlar gibi çizgilere dolup çok mat ve donuk bir görüntü vermiyor. aksine çok hafif kremsi bir ışıltısı da var. çok çok çok sevdim rengini. keşke biraz daha hafif olsaymış yapısı. hayatımın ruju olurdu muhtemelen. tek dezavantajı gramajının düşük oluşu. b da rujun fiyatını daha da pahalı bulmama sebep oluyor. bu minik güzellik sadece 1.8 gram ve 35 TL. açıkçası bana pahalı geldi. yine de rengini çok beğendim ve almaya karar verdim.

diğer ürünlerden kabuki fırça ise yeni aşkım. inanılmaz yumuşak, inanılmaz sık kılları var. mağadaza herkesin kullanmış olduğu, binlerce kez uygulama yapmış olması muhtemel fırçanın yumuşaklığı ve formunu kaybetmemiş olması beni kendine aşık etti. uzun zamandır bir kabuki istiyordum ihtiyacım pek olmamasına rağmen. ama dayanamadım bunun güzelliğine. fiyatı 69 lira idi ve tabi ki pahalı buldum. alıp almamak arasında kararsızlığa da düştüm ama yok, benim olmalıydı. işin ilginci fotoğrafta gördüğünüz allığı aldığımda fırçanın yüzde 30 indirime girecek olmasıydı. şöyle ki, fırçayı tek başına alırsam 69 lira edecekti. allıkla beraber alırsam 48 lira. bu refill allığın fiyatı 15 lira. allık + fırça 63 lira. yani tek başına fırçadan bile daha ucuz. eh aptal değilim ya, kapıverdim hemen allığı da. rengine ve ışıltısına bayıldım ( fotoda fazla belli olmasa da). everyday minerals kullananlar bilirler, new car smelle benzettim ben fena halde. allığın numarası 26B1.

işte yeni cicilerim bunlar. bayramlığım oldular bir nevi :P sorularınız ve yorumlarınız varsa bekliyorum. tekrar görüşücez :*

Sonunda ben de MAC'lendim

merhabalar. uzun zamandır deli divane gibi MAC ürünlerini takip ediyor ve alamadığım için üzülüyordum. malum izmirde MAC şubesi yok ve internet siteleri türkiyeye gönderim yapmıyor. brigette's boutique sağolsun bir kaç parça birşey alabilmiştim. şimdi ise çok sevdiğim bir arkadaşımın ingiltereye gitmesi sayesinde istediklerimi aldırabildim. daha gözüme kestirdiğim çok şey var lakin hepsini bir anda aldırmak mümkün olmadı. umarım diğerleri de gelecek yazılarımın konusu olur. önce bakalım neler varmış :)



fix+: herkesin bildiği meşhur fix+. makyajım bittikten sonra sabitlemesi amaçlı kullandım 1 2 kere. kokusu güzel. yakında aldığım naked pigment de gelince ıslak far uygulaması için de kullanmayı planlıyorum.

face and body foundation C1: son derece akışkan, kapatıcılığı yok denecek kadar az ve hafif bir ürün. deneyerek alma şansım olmadığından sitesinden bakarak rengi seçmeye çalıştım. sitedeki en açık rengi seçtiğimi sanıyordum ama nedense bana çok da açık gibi görünmüyor. bu renk konusunda hep sorun yaşıyorum zaten. sadece bir kere kullandım. üzerine studio fix pudra ile kapatıcılığı güzeldi ama tek başına benim gibi sorunlu ciltliler için sudan farksız.

studio fix fluid NC15: yapısı bayağı ağır, dağıtımı biraz zor ama kapatıcılığı harika. rengi de tam istediğim gibi. bayıldım tek kelimeyle. sivilce yapıyor diye duydum, zaten çok müsait cildim de buna. umarım yapmaz bende.

lustraglass lip gloss flowerosophy: bunu brigettes boutiqueden 10 dolara aldım. rengi hafif ve tatlı bir pembe. dudaklara ıslak görüntüye artı olarak hafif de metalik bir ışıltı katıyor gibi. dokusu biraz ağır ama sevdim.

studio fix powder plus foundation C2: sadece bir kere fondöten üzerine kullandım ve çok birşey anlayamadım ama kapatıcılığı iyi gibi görünüyor. rengi de cildime uydu.

mineralize skinfinish natural light: çok övülen bir ürün bu. brigettede görünce hemen almıştım. fondöten üzerine sabitleyici olarak kullanıyorum. bir kere makyajsız yüze uygulayım dedim ama kat kat sürmeme rağmen kendini belli bile etmedi. yine de hafif oluşunu ve görünüşünü seviyorum.

sheer select powder NW20: benim için çok koyu olan bir pudra daha. şansıma yapısı neredeyse transparan ve fırçayla uygulandığında sadece fondöteni sabitleyip parlamaları önlemeye yarıyor, renk vermiyor. süngerle uygulasam çok koyu olurdu muhtemelen. parlamaları kontrol almakla kullanacağım sanırım kendisini.

işte şimdilik minik MAC koleksiyonum bu kadar. brigetteden son siparişim olan myth ruj ve naked pigment de yolda. onlar da elime ulaştığında sizlere fikirlerimi yazarım. tavsiyesi, eleştirisi ya da fikri olan varsa bekliyorum. öpüldünüz.

wishlist

şu sıralar almayı istediğim şeyleri siz güzellerle paylaşmak istedim. imkanım olursa almak istiyorum birer birer. içinizde listemdeki ürünleri kullanan varsa yorumlarınızı bekliyorum. öpücükler.



NARS ORGASM, DEEP THROAT VE SUPER ORGASM ALLIKLAR





MAC 109 NUMARALI FIRÇA








MAC CREME D'NUDE RUJ





NARS TURKISH DELIGHT LIPGLOSS




COASTAL SCENTS KABUKI ON A STICK FIRÇA









ELF STUDIO POWDER BRUSH




MAC MINERALIZE SKINFINISH NATURAL DUO



Lütfen yardım edin

Arkadaşlar Marmara'da gerçekleşen sel felaketi ne yazık ki hayvan barınaklarını da vurmuş durumda. Aşağıda vereceğim linkte ne yazık ki çok üzücü fotolarla birlikte detaylı bilgi de bulacaksınız. Gerçekten içler acısı, kahredici bir durum. Yardım etmek isteyenler ne olur birşeyler yapsınlar. Hiç değilse kuru mama göndererek ya da götürerek yardım edebiliriz o zavallı hayvanlara. Ölmüş olan masumlar için yapılacak birşey ne yazık ki kalmadı ama yaşayanların aynı sonu yaşamaması için ne olur birşeyler yapalım. Sokaklarda ya da rezil durumdaki barınaklarda yaşadıkları feci hayat yetmezmiş gibi bir de sele maruz kalmışlar dayanılır gibi değil. Şu dünyanın adalet mekanizmasını çok ciddi sorguluyorum bazen. Lanet olsun ne diyim.

http://idiluzun.blogspot.com/2009/09/hayvanlar-oldubahcesehir-barinagi-cok.html

Yardım için ulaşabileceğiniz adres ve telefonlar,

(sele maruz kalan barınaktan sağ ya da yaralı kurtarılan hayvanlar bir diğer barınağa taşınmış. şimdi bu yeni taşınılan barınakta başka hayvanlar da olduğundan ciddi yiyecek sıkıntısı çekiliyormuş. kuru mama yardımı yapılınabilirse gerçekten o hayvanlar için ciddi birşey yapmış olucaz. maddi durumu el veren arkadaşlar, ne olur yardım edin, edelim.)

Mimar Meral OLCAY,Gönüllü Barınak Yöneticisi ALICI
Adres
Yedikule Sahil Yolu, Yedikule surdibi, eski havagazı deposu(Üst Yol Marmaray projesinden dolayı kapalıdır.Sahil yolunu kullanınız.)YEDIKULE HAYVAN BARINAGI
Telefon
0212 633 58 57
Cep
0535 712 63 90
Faks
0212 633 58 57

bir kap su...


make up collection

herkese merhabalar. uzuuuun bir aradan sonra tekrar birşeyler yazacak olmak güzel. tembel bir insan oluşumdan ötürü çok sık yazmıyor fakat sık sık okuyorum. bugün uzun zamandır yapmak istediğim birşeyi hayata geçirip makyaj ürünleri koleksiyonumu gözler önüne seriyorum. aslında benimkine koleksiyon demek pek doğru olmayabilir. ürünlerimin %90'ı drugstore markaları diye tabir edilen markalardan. yine de fena şeyler olmadığını düşünüp beğeninize sunmaya karar verdim. bakalım ne derece doğru düşünmüşüm. uzun soluklu bir yazı olacak gibi. hadi başlayalım.

ilk önce ten makyajıyla başlamak istedim. bana göre makyajın temeli ve en önemli adımı çünkü. bir de cildi problemli biri olduğumdan, olmazsa olmazım diyebilirim.



Yanda fondotenlerimi ve kapatıcılarımı görüyorsunuz. Şu sıra içlerinde en çok kullandığım everyday minerals ürünleri. Hem cilde zararsız oluşları hem de hafif oluşları sebebiyle onları tercih ediyorum. Multi tasking kapatıcıyı yüzdeki kusur ve sivilce lekelerini gizlemek için, intensive fair kapatıcıyı gözaltlarım için ve diğer kutudaki kendi hazırladığım toz karışımı da fondotenim olarak kullanıyorum. Bunun dışında bir dönem köpük fondoten olayına takmış olmamdan mütevellit bir adet maybelline, bir adet avon ve bir adet de cecile köpük fondöten sahibiyim. cecile'i bir dönem çok severek kullansam da şuan el sürmüyorum. maybelline bana göre koyu ve dokusunu da çok sevmiyorum ama önemsiz bir günde çıkarken sürebileceğim bir ürün. avon ise tam bir felaket benim için çünkü cildimi acayip kurutuyor ve dokusu çok ağır. sadece bir kere kullandım ve bir köşede öylece duruyor.

sol üst köşede cecile kapatıcıyı görüyorsunuz. şu sıra mineral kapatıcı kullandığım için kendisini kullanmasam da favori kapatıcılarımdan biri diyebilirim. tek sorun yapısı biraz yoğun ve yaymak uğraş gerektiriyor. onun dışında memnunum. bu da zaten 2. tüpüm. bittiğinde tekrar almayı düşünebileceğim bir ürün.

elfin all over cover sticki fondöten, kapatıcı ya da primer olarak kullanılabilir. fondöten için fazla kalın bir yapısı var bence. yine de pata krem fondöten kullananlar bu ürünü de rahatça kullanabilir. kapatıcı olarak da bana göre ağır ama stick kapatıcı sevenleri tatmin edebilecek düzeyde. kapatıcılığı da hiç fena değil. ben bu ürünü göz makyajı için primer olarak kullanıyorum ve farın kalıcılığını artırdığını düşünüyorum. gayet güzel iş görüyor.

pudra olarak max factor creme puff kullanıyorum. bir dönem çok severek kullanmış ve bir tam boy ürünü bitirmiştim. bu ikincisi ve bu da bitmek üzere. bu yaz edm ürünlerine sardığım için çok fazla kullanmadım kendisini ama kışın gene sık sık görüşücez. benim rengim 81 truly fair. fena bir renk diyemem ama pembe alt tonu çok güçlü ve ben pembe alt tonlu herşeyden nefffffret ediyorum. yine de güzel bir pudra. kokusu da harika.

ve bin yılın fondöteni...estee lauder double wear stay in place make up fondöten. 10 spf içeren, son derece kalıcı, tüm gün bozulmadan ve dağılmadan duran, azıcık bir miktarı bile kapatıcılık sağlayan ve sadece 30 ml olmasına rağmen aylarca kullanılabilecek bir fondöten. ilk sürdüğünüz anda bile makyaj yapmışsınız gibi görünmüyor, saatlerce aynı formda duruyor. tek kelime ile muhteşem. tek bir problem var ki bu da benden kaynaklanıyor, renki benim için koyu. 2N2 fresco 01 numaralı rengini kullanıyorum ve sevil parfümeride bulabildiğim en açık rengi buydu. fakat ne yazık ki bu renk bana yazın bile koyu. yine de koyu falan demeden sürüyorum ve bayılıyorummmm. ben aldığım zaman indirimdeydi ve 63 liraya almıştım fakat ne yazık ki şu sıra zamlanmış ve fiyatı 78 lira civarı. açıkçası bence bayağı pahalı ama bu fondötene değer. hakkını fazlasıyla veriyor.

en sağ üstte gördüğünüz kahverengi şey ise max factor pudra kutusuna konulmuş edm everyday bronzer. ürünü aldığımda paramparça olarak geldi ve ben de o kutuya koydum. sitede rengi bu derece koyu görünmüyordu ama parçalanınca böyle bi renk çıktı ortaya. kullanmıyorum, bronzer seven birisi zaten değilim. öylece duruyor işte.


sırada makyajda son takıntım olan allıklar var. bayılıyorum allık sürmeye. eskiden çok gereksiz görür ve allıksız ruh gibi bir yüzle çıkardım. ama şimdi hafifçe sürülmüş bir allığın görüntüsüne bayılıyorum. en üst sırada japon pazarı tarzı bi yerden 4 milyon liraya aldığım ucuz allıklarımı görüyorsunuz. en baştaki hariç ortadaki 3 taneye bayılıyorum. birincisi muhteşem kokuyorlar ve bir arkadaşınızla tokalaşıp öpüşürken kokusunu alabileceği kadar kalıcı bir koku bu. biliyorum makyaj ürünlerinin parfümsüzü tercih sebebidir ama bunlar harika kokuyor tek kelimeyle. en baştaki coral diye tabir edilen renk sınıfından oldukça yoğun pigmentli bir kiremit rengi. hemen yanındaki yavruağzı-turuncu-açık kahve diye tabir edebileceğim çok şeker bir renk. kendini belli etmesi için bir kaç kat sürmek gerekiyor ama sonuç mükemmel. onun diğer yanındaki ise tatlı bir bebek pembesi. bu allıkların renkleri mat ve oldukça da kalıcı. yine en üst sırada sağla elften aldığım allık var. ismi glow ve bu allık bir harika. içinde altınımsı ışıltılar olan tatlı bir pembe turuncu. biraz fazla uçuşuyor ve çok kalıcı değil ama rengi çok şeker. severek kullanıyorum.

orta sırada solda coastal scentsten yaptığım bir alışverişte gönderilen tester bir allık bulunmakta. boş bir elf pudra kutusuna koydum. morumsu bir renk ve pigmentasyonu çok yüksek. benim için fazlaca koyu. yine de bir gün kullanabilirim düşüncesiyle saklıyorum. hemen yanında avonun rose lustre isimli toz allığı, onun yanında yine avonun muhteşem pembe yavruağzı tonlarındaki top allığı ve diğer yanda da 88 numaralı flormar pembe allığı görüyorsunuz.

alt sırada ise her birine bayıldığım everyday minerals allıkları. minicikler ama her gün sürseniz bile bunları aylarca bitiremezsiniz. nitekim 2 aydır severek kullandığım nick nackim henüz yarılanmadı bile. alt sıradaki allıkları sırayla yazayım.

soldan sağa : waffle cone, nick nack, email me, soft bronzer, snuggle, tea time, new car smell, apple, walkee talkee ve summer stroll. allıklarla ilgili detaylı açıklama isteyenler everyday minerals ile ilgili yazıma göz atabilirler.



sırada farlarım var. şimdi burada tek tek isim ve numaralarını yazmak uzun sürecek. zaten bir çoğunuzun bilebileceği flormar ve golden rose paletleri bunlar. onların dışında 2 adet stila, bir adet maybelline krem göz farı ve bir adet de avon tekli göz farı bulunmakta. alt sıra ise everyday mineralsten aldığım göz farları ile coastal scentsten gelen tester glitterlar ve diğer pigmentler. simler mi demeliydim yoksa? herneyse.

edm farların isimleri ise soldan sağa: mystic night, driftwood, funnel cake, freckless ve boardwalk.
veee rimeller, eyelinerlar, göz kalemleri... loreal rimellere bayıldığımı söylemem gerekiyor en başta. testlerinde hayvanları kullandıkları için bir daha asla satın almayacak olsam da geçmişte aldığım ve kullandığım bu muhteşem rimelleri tek kelimeyle bir numaraydı. golden rose rimeli yeni aldım, fena değil. günlük kullanım için ideal. güzelce uzatıyor ve tek tek ayırıyor. dolgunluğu da hiç yoktan iyi. ama elbette şu gördüğünüz tombul loreallerin üstüne dolgunlaştırıcı rimel tanımıyorum ben. maybellinein sarı rimeli de fena değil. günlük makyaj için yeterli bence. rimellerin yanında kirpik kıvırıcımı görüyorsunuz. onun hemen yanında da muhteşem coastal scents jel eyelinerlarımı. onları edindim edineli göz kalemi kullanmıyorum. gözümün içine de dışına da bu eyelinerdan sürüyorum ve sonuç mükemmel. yoğun siyah, akmayan, bulaşmayan muhteşem bir şey bu. herkese tavsiye ederim. ayrıca coastal scents sitesinde artık cruelty free yazıyor!!! bu da demek oluyor ki bu harika marka ürünlerini hayvanlar üzerinde denemiyor. zaten çok seviyordum, şimdi apayrı hayran oldum coastal scentse. fena halde gönlümü kazandılar.
alt sırada artık pek kullanmadığım göz kalemlerimi ve likit eyelinerlarımı görüyorsunuz. lorealin likit eyelinerı gerçekten güzel, söylemeden geçemiycem.

ve rujlarda sıra. gördüğünüz gibi çoğunuzun aksine ben bir gloss delisi değilim. nedense glosslar bana çok yapış yapış ve bunaltıcı geliyor. hiç sürmüyor değilim ama kalıcı olmayışlarını ve yağlımsı hislerini sevmiyorum. bir de sürekli dudaklarını yiyen bir tipim. gloss bende yarım saat bile durmuyor.

tüm bunlara rağmen bayılarak kullandığım bir gloss var. pastelin 24 numaralı high glossu. rengi inanılmaz tatlı ve doğal, yapısı bir glossa göre hafif, kokusu bisküvi gibi. ne diyebilirim ki. muh - te - şem!

sol üstte kırmızı rujları görüyorsunuz. en sevdiğim ve kendime en yakıştırdığım ruj rengi. sağ üstte yeni ilgi alanım olan nude rujlar var. renkleri normalden daha koyu görünse de inanmayın. nude onlar :)

altta 2 adet nivea dudak koruyucusu ve onun hemen yanında arkadaşımın hediyesi olan, hollandadan gelen şeker tadında ve meyve kokusunda lip balmları var. ne kadar şirinler değil mi :)
dudak kalemlerim ise genelde pembemsi nude renklerde. en çok beğendiğim onlar çünkü.
son olarak da tüm bu makyaj malzemelerini sürebilmek için kullandığım fırçalarımı görüyorsunuz. fırçalarla ilgili ayrıntılı bilgiyi ve fikirlerimi önceki yazılarımda bulabilirsiniz. tekrar yazamayacak kadar üşengecim evet :P

buraya kadar sabredip okuyanlara teşekkürler. sorularınız olursa cevaplamak için buradayım. herkese tatlı bir pazar günü diliyorum. tekrar görüşücez :*

hayvanlar makyaj yapmaz ki


Herkese merhabalar. Bugün uzun süredir beni rahatsız eden bir konu hakkında yazmak istiyorum. Konu kozmetik dünyasındaki hayvan testleri. Sadece düşüncesi bile tüylerimi diken diken ediyor. Hiçbir suçu, günahı, söz hakkı ve iradesi olmayan hayvanların bizlerin hayati olmayan ihtiyaçları için kullanılmasına yüzde yüz karşıyım. Hatta hayati ihtiyaçlarımız için kullanılmalarına da karşıyım. Hayvanların sadece hayvan olduğu, insana hizmetten başka bir vasıflarının olmadığı, bizlerden daha değersiz oldukları düşüncesine de karşıyım. Katılabilirsiniz, katılmayadabilirsiniz lakin benim görüşüm bu. Onların hiçbir şekilde şiddete, işkenceye, zulme ya da bizlerin yararına bile olsa bu şekilde testlere tabi tutulmalarına benim vicdanım el vermiyor. Özellikle de konu makyaj gibi hiç kimse için hayati özellik taşımayan, çok sevsek bile olmadığında nefes almaya devam edebileceğimiz keyfi bir konu olduğunda bu masum canlara zarar verilmesi düşüncesinden tiksiniyorum.

Malum kullandığımız ürünler bizlere sunulmadan önce test edilmeli, alerji gibi riskleri minimuma indirebilmek için gerekli bu evet, ama neden bunu kendi iradesi dışında masum bir hayvanı bir kafese tıkıp ona türlü işkenceler yaparak gerçekleştirmek zorundayız? Yoksa biz bilmiyoruz da bu kremleri ve rimelleri tavşanlar, fareler, kedi ve köpekler de mi kullanıyor? Yok arkadaş, ben kabullenemiyorum bu durumu. Bugüne dek çok bilinçli değildim açıkçası bu konuda. Ama internet ortamında okuduğum bir kaç yazı ve gördüğüm dehşet verici fotoğraflardan sonra kayıtsız kalamayacağımı anladım. Bugüne dek çok severek kullandığım maybelline, loreal gibi markaları da sırf bu sebepten bundan sonra kullanmayacağım. Hayvanlar üzerinde test yapmayan markaları tercih edeceğim. Ha diyebilirsiniz peki testler yapılmasın da bizler mi zarar görelim diye. Elbette görmeyelim. Bu testler para karşılığı, gönüllü insanlar üzerinde gayet yapılabilir bence. En azından aklını, iradesini kullanarak karar vermiş bir kişinin kendi rızası ile olmuş olur. Bir yerde bu tür testlerin hapishanelerdeki mahkumlar üzerinde yapılması uygun olur gibi birşey okumuştum. Buna da katılmıyorum. Kimsenin rızası olmadan sadece 'suçlu' olduğu için bedeni üzerinde tasarruf hakkımız olamaz bence. Para karşılığı bu testlere gönüllü olabilecek insanlar ise eminim bulunacaktır. Belki muhteşem bir fikir değil ama masum hayvanların zarar görmesinden daha mantıklı bence. Bu konuda bir fikriniz varsa lütfen yazın bana. Umarım herkes bu konuda gerekli hassasiyeti gösterebilir. Sevgiler.


Konuyla ilgili bilgi alabileceğiniz, hayvan testi yapan ve yapmayan markaların listesini bulabileceğiniz adres için buyrun;


everyday minerals

herkese selamlar. çoook uzun bir zaman sonra tekrar sizlerleyim :) bu yazıyı yazmak için uzun zamandır bekliyordum, sonunda hemen hemen tüm siparişlerim elime geçti ve artık başlayabilirim.

everyday minerals ile tanışmam yaklaşık 3 ay öncesine denk geliyor. her yazımda bahsettiğim muhteşem site http://www.itsbeauty.com/ sayesinde haberdar olup merak ettiğim bir markaydı. ürünlerinin cilde zararsız olması ve sadece kargo ücretini ödeyerek sample kit elde edebilecek olmanız bana çok cazip görünmüştü. hemen bir sample kit sipariş ettim. ne yazık ki renk seçimim yanlıştı. bunun üzerine bir tane daha sipariş ettim. tam bu süreçte bir arkadaşım ve ben 12lik bir büyük set alıp 6şar parça olarak bölüşme işine giriştik. sonra setlerimiz geldi ve ben nasıl bi akla sahipsem yine yanlış renkleri seçmiştim. ısrarla gidip kendime koyu gelecek renklere yapışıyordum :) sonra 1 2 sample kit denemesi daha yaptım ve renklerimi buldum. hemen üzerine 12lik büyük boy bir set sahibi oldum doğumgünü hediyesi olarak. canım anneciğim sağolsun :)

işte şimdi bu yazıda, bugüne dek aldığım tüm EDM ürünlerini göreceksiniz. yolda bir adet sample kitim daha var ama artık o da eklenmeyiversin. vakit bulmuşken yazmak istiyorum hemen çünkü :)
öncelikle tüm everydaylerimi bir arada görelim, sonra da incelemeye başlayalım. bakalım neler varmış.


evet genel olarak görünüşleri böyle. gördüğünüz üzere ürünlerin çoğu fondoten. çünkü ben bir fondoten delisiyim. bu kadar güzel ve doğal duran bir markayı da görünce bir sürü aldım. yıllarca yetecek kadar çok fondotenim oldu :) üst sağ köşede EDM farları, fondötenlerin altında allıklar, onların altında kapatıcılar, en altta da sample boy fondötenlerimi görüyorsunuz. en sağda ise meşhur EDM fırçaları. şimdi inceleyelim tek tek.
sol üstte multi tasking kapatıcım var. inanılmaz doğal, inanılmaz güzel sürümlü bir ürün. cildimdeki sivilce izleri ve kızarıklıklar için kullanıyorum ben. açık renk fondöten sürmeyi sevdiğim için göz altına multi tasking biraz koyu gibi oluyor. koyu demeyim de, fazla doğal oluyor diyim. esmer tenliler için güzel bir göz altı kapatıcısı olabilir. sürümü çok yumuşak, çok güzel dağılıyor, rengi çok doğal. çok sevdim ben kısacası.

onun hemen yanında intensive fair concealer duruyor. multi taskinge göre daha açık rengi. bunun da sürümü çok kolay. göz altları için harika bir ürün bence. bu tarz kapatıcılar için göz altında topaklanıyor diyorlar ama ben böyle bi sorun hiç yaşamadım. sadece günün ilerleyen saatlerinde birazcık çizgileri belli ediyor. o zaman da parmağımın ucuyla çok hafif yayıyorum, sorun kalmıyor. gerçi benim göz altımda henüz çizgi yok sayılır. bu bölgede kırışık problemi olanlar için sorun olabilir. yine de şiddetle tavsiye edeceğim çok doğal bir ürün.
kaolin powder fair bir finishing dust. henüz deneme şansım olmadı. daha önce rice powder finishing dust kullanmıştım. çok bi etkisini görmemiştim. bakalım bu nasıl olacak.

orta sırada linenlerimi görüyorsunuz. tüm everyday minerals renkleri içinde en beğendiğim renk fondöten bu. şu sıralar yaz olduğu için biraz yandım ama sanırım kışın tenime en uyan renk de bu olacak. alt tonları çok güzel dengelenmiş. ne çok pembe, ne çok sarı. çok seviyorum rengini. semi matte formülünde olanların o hafif ışıltısı harika. ben bir de sorunlu bir cildim olduğu için intensive aldım. böylece intensive ile kapatıcılığı, semi matte ile de o güzel ışıltıyı yakalayabilicem :)
linenlerin hemen altında solda golden fairi görüyoruz. çok güzel, açık, sarı alt tonlu bir renk. koyu fondotenlerin rengini açmak için birebir. ya da çok koyu tenli değilseniz tek başına da sürebilirsiniz ama benim için fazla beyaz gibi. yine de seviyorum.

golden fairin yanında sandy fair var. henüz kullanmadım bu rengi. alt tonu pembe olduğu için çok bayılmadım açıkçası. yeri gelmişken söyleyim pembe alt ton olayından nefret ediyorum. insanı gereksiz pembe ve olduğundan koyu gösteriyor.

sandy fairin yanında everydan aldığım boş karıştırma kabı var. artık boş değil gerçi, testerlarımdan güzel bir karışım yapmıştım. dışarı çıkarken yanımda taşıyorum ve gün içinde ihtiyaç duyarsam tazeliyorum.


en alt solda duran perfect yeni edindiğim ve fazla deneyemediğim bir fondöten. rengi linenden birazcık daha koyu. bu yüzden cildimle çok uyumlu olabilir diye düşünüyorum. kullandıkça daha bi anlaşılır tabi orası. ama sevdim şimdilik.


sağ alttaki renk ise ivory. son derece açık ve beyazımsı bir renk bu. koyu fondotenlerin rengini açmak için birebir. güçlü bir alt tonu olmayışını da seviyorum.

sırada koyu tonlardaki fondötenlerim var. hangi akla hizmet aldığımı bilmediğim, tek başına kullanamadığım fondötenler. işte bu renkleri açabilmek için özellikle aldım sandy fair ve ivory gibi çok açık renkleri. yaz geldi malum, esmerleşiyorum günden güne. bu şekilde bunları kullanabilirim biraz daha açarak sanırım.






en üst solda sunkissed fair var. açık olacağını düşünerek aldığım ve hayalkırıklığına uğradığım bir renk. oysa formülünü de original glo almıştım ışıltılı olur diye heveslenerek. hevesim kursağımda kaldı :) karıştırarak kullancam mecburen.

onun yanında light neutral var. bu ürünlere neden light, fair gibi isimler koyuyorlar bilmiyorum. son derece koyu bir renk bence. bu light ise koyusu nasıl olur bilemiyorum. neyse sinirlendim yine :P


onun yanında yine light neutral görüyoruz semi matte formülünde. ışıltısı hoş ama koyu olduğu için kullanamıyorum. buğday tenliler ya da esmerler için uygun olabilecek bir renk bence.


alt sırada en solda fairly light neutral var. bence light neutraldan bile daha koyu ki EDM sitesinde tam aksi iddia ediliyor. rengi bi garip siyah alt tonları var diyeceğim neredeyse abartıp. hiç sevmiyorum ve gerçekten esmer olmayanlara tavsiye etmiyorum.


alt ortadaki fairly light diğer renklere kıyasla daha açık sayılabilir. fakat alt tonu olan pembe o kadar güçlü ki sürdüğünüzde koyu bir etki bırakıyor. tek başına kullanmayacağım bir fondöten daha.


son olarak light..tüm fondötenlerim içinde en koyusu. sarı alt tonlu. gerçekten benim için çok koyu bir renk. geçenlerde anneme makyaj yaptım ve bu fondötenden sürdüm. annem bana kıyasla daha koyudur, esmer bildiğiniz. ilk sürüşümde cildinde çok açık gibi durdu ama fırçayla dağıttıkça güzelleşti. çok pürüzsüz bir görüntü oluştu. fondöten sevmeyen annem bile beğendi o görüntüyü. benim için ise ne yazık ki çok koyu ve kötü bir tercih.



sırada allıklar var. soldan sağa apple, new car smell, email me, nick nack, tea time, waffle cone ve soft bronzer.





apple tatlı, güçlü bir pembe. sürdüğünüzde hemen renk veriyor, yayılması da çok zor değil. çok özellikli bir renk değil açıkçası. klasik bir pembe allık. yine de güzel.


new car smell şeftali tonlarında, ışıltılı bir allık. rengi çok koyu değil ama pigmentli oldukça. azcık sürmekle bile kendini belli ediyor. seviyorum.

email me pembe ve açık kahve tonlarının karışımı bir allık. son derece doğal ve hoş duruyor.

nick nack içlerinde en sevdiğim. çok doğal ve bebeksi bir pembe. koyu değil, açık. yanaklarda çok doğal duruyor.

tea time sitede şeftali tonlarında görünürken ne yazık ki kahverengi çıkan ve bana çok koyu gelen bir allık. kayal kırıklığı açıkçası.

waffle coneun rengini tarif edebilmem zor. EDM'nin en sevilen allıklarından birisi fakat ben pek hazetmiyorum açıkçası. kapatıyor gibi geliyor beni. yine de ışıltısı hoş.

son olarak soft bronzer ise adı üstünde rengi çok koyu olmayan bir bronzer. sürdükten bir süre sonra yüzde koyulaşıyor gibi geldi bana. yanaklarda kontür işlemi için başarılı olabilir.

üstteki dört göz farını sand castle kit ile almıştım. son derece doğal toprak tonları. freckless çok güzel bir yeşil, boardwalk tüm everyday farları içinde her zaman ilk dikkatimi çekendi. sonunda sahip olabildim. diğer ikisi de açık ve hoş kahverengi tonları. bu farlara dair tek olumsuz yan gölgeli göz makyajı yaparken normal gölge fırçalarıyla uygulamanın zorluğu. özel olarak mineral makyaj için yapılmış gölge fırçalarından almak lazım. öbür türlü dağılmıyor far. dalga dalga kötü bir görüntü kalıyor. hani hiç olmuyor diyemem ama çok rahat değil açıkçası.
mystic night sitede muhteşem görünüyordu. ne yazık ki gerçekte o kadar da muhteşem olmayan açık renk bir mor. sitede ise daha lacivertimsi ve koyu görünüyordu. sık kullanacağım bir renk değil.




son olarak da muhteşem flat top brushtan bahsetmek istiyorum. daha önce elf kabuki ve inglot 27TG ile uygulamaya çalışmıştım bu fondotenleri. kesinlikle hiçbiri flat topın yerini tutamadı. inanılmaz yumuşak ve sık tüyleri sayesinde muhteşem kontrol sağlıyor ve gerçekten çok güzel bir kapatıcılık veriyor. çok çok farklı bir fırça. bu tür makyaj için biçilmiş kaftan. olur da kaybedersem, eskirse falan diye düşünerek iki adet edindim. vazgeçilmezim oldu kısa zamanda çünkü.

işte böyle arkadaşlar. benim everyday maceram bu kadar. uzunca bir süre ten makyajı alışverişi yapmama gerek kalmadı artık. çok severek kullanıyorum everydayleri. çok garip bir şekilde kullanmaya başladığımdan beri makyajıma sürekli iltifat alır oldum. hatta bunlardan 2 3 tanesi dirkt tenime yönelik iltifatlardı. kaldı ki yıllardır sorunlu bir cildi olan biriyim. piyasadaki pahalı alternatiflerine göre çok daha ucuz ve kaliteli bulduğum everyday minerals ürülerini gönül rahatlığı ile tavsiye edebilirm sizlere. üşenmezsem swatch yapıp eklemeyi düşünüyorum. buraya kadar sabredip okuyan herkese öpücükler benden. yine görüşücez :*

inglot 27TG vs coastal scents silver duo fiber stippling brush

herkese merhabalar. uzun bir aradan sonra tekrar yazabiliyorum. yazmadığım süre içinde bir çok şeyle meşguldüm ama bunlardan en önemlisi taşınmak oldu. yeni evimden yazıyorum yani sizlere :)

bu yazımda sahip olduğum iki fırçayı karşılaştırmak istedim. görüntüleri neredeyse aynı olan ve teorik olarak her ikisi de aynı işi gören bu fırçalar acaba gerçekte de aynı mı ya da benzer mi sorusunun cevabı bu satırlarda gizli :)

önce fırçaları görelim. üstteki fırça coastal scentsten 7.95 dolara aldığım silver duo fiber stippling brush. alttaki ise inglottan 55 liraya aldığım 27TG. (kullanılmış olduğu içinn kılları fondoten rengi, kusura bakmayın) coastaldan aldığım fırça inglota kıyasla daha uzun. elde tutumu rahat. ama inglottan daha rahat değil. aynılar. yani uzunluk faktörü belirleyici bir rol oynamıyor fırça seçiminde. kıl uzunlukları hemen hemen aynı. her ikisinin de çok yumuşak kılları var hatta coastalın fırçasının kılları aşırı yumuşak. bu yüzden likit fondoten uygulamasında ne yazık ki başarısız. çünkü bu tür fırçaların özelliği olan stippling işlemini yapamıyorsunuz. fırçanın kılları sağa sola doğru açılıyor. inglotta ise böyle birşey kesinlikle yok. mükemmel sonuç alıyorsunuz fondotenden. belki bronzer, allık ya da pudra kullanırken bu kılların açılması olayı sorun olmaz ama likit fondoten uygulamasında ne yazık ki çok büyük hayal kırıklığına uğrattı beni silver duo stippling. belki highlighter gibi hafif dokunuş gerektiren ürünleri uygularken kullanılabilir. açıkçası ben kullanmıyorum şuan. boş boş duruyor.

fiyat yönünden düşündüğümüzde arada uçurumlar olduğu göze çarpsa da coastaldan alacağınız fırça için ödeyeceğiniz hemen hemen 5 6 dolarlık kargo parasını ve bekleme süresini de göz önünde bulundurmak lazım. ayrıca bu kadar para verdiğiniz fırçanın pek de işe yaramadığı gerçeği de var. inglot 27TG ucuz bir fırça olmasa da işini mükemmel yaptığından ve kullandıkça bitecek birşey olmayıp temiz kullanımla yıllarca işinizi göreceğinden bence fiyatı çok uçuk olmayan bir ürün.
normalde bloglarda kesin yargılarda bulunup insanları etkileyecek şeyler yazmanın çok doğru olmadığını düşünsem de sonuçta burayı okuyan insanlar da yazılanların tamamen kişisel görüş ve tecrübelerden ibaret olduğunu biliyorlar. bu durumda belirtmekten kaçınmıyorum, silver duo fiber stippling brushı aldığıma pişmanım. ama coastal scentsten alıp, kullanıp, bayıldığım fırçalar da var. hatta beğenmediğim tek fırçası bu fırça.
işte böyle arkadaşlar. bu fırçalar hakkında birşeyler merak edenler varsa umarım yardımcı olabilmişimdir. görüşmek üzere :*

coastal scents alışverişim part 2

selamlar. yorucu bir kaç gün sebebiyle bloğumla fazla ilgilenemedim. bu arada yazılacaklar birikti elbette. bugün hepsini paylaşmayı düşünüyorum. bakalım neler olmış :)



coastal scentsten yaptığım 2. alışveriş de ulaştı. kargo süresi gerçekten diğer yurtdışı sitelere göre hızlı, çok sevdim. tam 9 günde elime ulaştı paketim. strawberryden sonra gördüğüm en hızlı site kendisi.


bu seferki alışverişimde jel eyeliner, eyeliner fırçası, allık fırçası ve far fırçası sipariş etmiştim. çok da şirin bir göz farı sampleı göndermişler mutlu oldum :))


uzun zamandır jel eyelinerlara takıktım. nerede nasıl bulacağımı da bilemiyordum. sonunda yine (her zamanki gibi) biricik itsbeauty'mde buldum cevabımı. coastal scentsteki jel eyelinerlardan bahsediyorlardı. fiyatı da gayet uygun geldi bana. hemen sipariş verdim. yapısı çok yumuşak. sürümü ve dağıtması çok kolay. jelden ziyade çok hafif formüllü bir krem gibi geldi bana. rengi canlı. sevdim kısacası. sadece 3 gramcık, şişesi minicik ama azcık aldığınızda bile çok güzel dağılabiliyor. çok uzun süre kullanılabilir yani. tek dezavantajı biraz geç kuruyor olması. dikkatli olunmazsa bulaşma yapabilir. yine de likit eyelinera göre daha kullanışlı bence. diğer renklerinden de edinmeyi düşünüyorum.

allık fırçası gayet güzel, kılları yumuşak, elde tutumu rahat. kargo sürecinde kılları biraz oraya buraya eğilmişti ne yazık ki ama düzeltebildim. kıllarının açılı oluşu sebebiyle elmacık kemiklerine tam oturuyor. pek güzel.

pembe saplı far fırçasını sadece sapının rengi için aldım diyebilirim. öyle pembe delisi bir kız da değilim ama bunun rengi çok hoşuma gitti. sitede bu fırça için yorum yapamlar 'huge' falan diyordu. haklılar. kocaman resmen ucu. kılları yumuşak ama çok sık ve tok duruyorlar. göz kapağına değdiğinde de oraya buraya kayıp açılmadan derli toplu bir şekilde ürünü sürüyorsunuz. bu durumda çok yumuşak olmadığını tahmin edersiniz. ama göze rahatsızlık verecek bir sertlikte de değil. gölgeli makyaj uygulamalarında açık ton farı sürmek için biçilmiş kaftan bence. göz kapağını neredeyse tamamen kaplıyor ve işleminizi daha kısa sürede bitirmenizi sağlıyor. tavsiye ederim.

sıra geldi eyeliner fırçasınaaaa. daha önceki alışverişimi hatırlayanlar bilirler ben bu siteden bir de açılı eyeliner fırçası almıştım. henüz jel eyelinerımla kullanmadım ama bu alışverişimde gelen fırçamı kullandım. (ucu o yüzden siyah zaten, yıkamadan koydum kusuruma bakmayın). bayıldım bu fırçaya. ucu beklediğimden daha küçük ama aslında sanırım bu bir avantaj, kontrol kolaylığı sağlıyor. eyeliner sürmekte zorlanan arkadaşlara jel/krem eyeliner ve fırça ikilisini kesinlikle tavsiye ederim. çok daha kolay oluyor uygulaması. bu fırça da çok işimi gördü. kullanılmış ve kirli fırçamdan birşey anlamazsınız diye bir de sitesinden aldığım temiz halini koyuyorum. kılların açısı ve uzundan kısaya doğru gidişi ürünü sürüş sırasında mükemmel kontrol ve kolaylık sağlıyor. bayıldım anlayacağınız.
şimdi de sitesinde yazan isimlerini ve fiyatlarını belirteyim.

gel liner - true black : $6.95

angle blush brush : $4.50

pink deluxe oval shadow brush : $1.99

black taklon angle liner : $1.85




coastal scents alışverişim


youtubeda meşhur enkore'dan duymuştum ilk olarak bu markayı. fırçalarını çok övüyor, pahalı mac fırçalarına ucuz bir alternatif olarak tanıtıyordu. sonradan sitesini ziyaret ettim ve itsbeauty.com da da çok övüldüğünü duydum. alışveriş yapmaya karar verdim. o dönem henüz inglot 27TG ile tanışmamış olduğumdan ve stippling brush diye delirdiğimden hemen bir tane silver duo fiber stippling brush, bir de white angled liner brush aldım. uzun zamandır açılı bir eyeliner fırçası almak istiyordum zaten jel eyeliner ile uygulamak için. o sıralar coastalda jel eyeliner bulunduğunu bilmediğimden ondan sipariş etmemiştim. sonradan olduğunu görünce ondan da aldım. gelecek yazıya o da artık :)


stippling brusha 7.95 dolar, açılı liner fırçasına ise 2.19 dolar ödedim. paketin içinden bir de allık testerı çıktı. çok şeker görünüyor. pembemsi bronzumsu ışıltılı gibi bir ürün. hoşuma gitti rengi. 20 nisanda sipariş vermiştim 2 mayısta elime ulaştı. kargosu da hızlı sayılır. fırçalar hakkındaki yorumlarım gelecek yazıların konusu olacak. inglot fırçamla kıyaslama yapıp yazmayı düşünüyorum. şimdilik bu kadar yeterli. görüşücez :*




golden rose extreme lip plumper uygulaması




merhabalar. uzun zamandır bloğuma koymak istediğim bir denemem vardı. sonunda üşenmedim ve gerçekleştirdim. bir ara http://www.itsbeauty.com/ da bir golden rose lip plumper çılgınlığı olmuştu. o hevesle koşup almıştım. ürünün iddiası düzenli kullanımda dudakları 1 ay sonunda dolgunlaştırdığı. şahsi kanaatim hiç bir rujun ya da kremin estetik müdahale olmadan dudaklarda kalıcı dolgunluk yaratamayacağı yönünde. eh uzman değilim elbette. yanılıyor olabilirim. kişisel görüşüm bu.

kalıcı dolgunluktan ümidimi kesmişsem de, geçici çözümlerden faydalanmak taraftarıyım. işte başlığımızın konusu golden rose extreme lip plumper geçici çözüm için muhteşem bir ürün. olayı daha iyi anlatabilmek adına kullanmadan önce, kullandıktan hemen sonra ve kullandıktan bir süre sonraki resimleri koydum. bir de ürünü dudağımdan temizledikten sonraki halini koydum. bakalım istediğiniz görüntüyü yakalayıp yakalayamayacağınıza dair bir fikir verebilecek miyim size.



bu dudağımın rujsuz hali. yüzümde fondoten olduğundan dudak kenarlarım biraz fazla beyaz çıkmış ama zaten normalde de çok renkli değiller ne yazık ki.








burada golden rose extreme lip plumper 04 numarayı uygular uygulamaz çektiğim halim. bu ürün için dudakları yakıyor, geriyor falan diyorlardı ama açıkçası ben çok minicik bir karıncalanma dışında birşey hissedemiyorum. ürünü sürdükten 1 2 dakika sonra karıncalanma başlıyor. dayanılamayacak ya da rahatsız edecek birşey değil asla. daha sonra dudağınız hafiften şişmeye başlıyor.


bu fotoda ürünü sürdükten 10 15 dk kadar sonraki halini görüyorsunuz dudaklarımın. dudağımın sol alt kenarında bir renk farklılığı dikkatinizi çekecektir. neden bilmiyorum ama öyle oluyor. her zaman aynı yerde olmasa da dudak kenarlarımı kızartıyor. fotoğrafları telefonumla çekiyorum bu sebepten çok kaliteli değiller. ışık da farklı gösteriyor biraz ama genel anlamda böyle görünüyor. ne dersiniz işe yaramış ha? :)





burada da son olarak ürünü dudaklarımdan sildiğim hali görüyorsunuz. ilk sürüşümden itibaren yaklaşık 20 25 dk sonrası yani. sürdüğümde yarattığı karıncalanma ve şişme hissinden ötürü dudağımı temizlediğimde bile normalden daha pembe ve dolgun görünüyor. elbette bir süre sonra geçiyor. ama bu hali son derece doğal ve hoş geliyor bana.
işte böyle kızlar. resimlerle olayı anlatmaya çalıştım sizlere. almayı düşünen ve etkilerini merak edenler varsa fikir sahibi olmuşlardır umarım. bende bu şekilde etki yapmış olması sizlerde de yapacağı anlamına gelmiyor elbette. ya da bende yarım saat gibi bir süre etkisini göstermesi sizde de bu şekilde işleyeceğini garanti etmiyor. belki de saatlerce dolgun dudaklarla gezmenize sebep olur. sonuç olarak uygun fiyatlı ve alınıp denendiğinde birşey kaybedilmeyecek bir ürün. en başta da söylediğim gibi uzun vadede işe yarar diye beklemek ne derece doğru bilmiyorum ama gün içinde işinizi görebilir. bu arada ben düzenli kullanmıyorum o yüzden kalıcı dolgunluk konusunda kesin bir yargıda bulunmuş olmayım. kimseyi de yanıltmayım buradan. kullananlar olmuşsa yorumları bekliyorum. görüşmek üzere tekrar :*

e.l.f siparişim


herkese merhabalar. bir kaç gün önce elften aldıklarım geldi. ancak bloğuma ekleyecek zaman bulabildim. genel olarak memnun kaldım diyebilirim. yine de tekrar tekrar alışveriş edeceğim bir site değil açıkçası. çok beğendiğim ürünleri de oldu. bakalım nelermiş.

takma kirpiklerle başlamak istiyorum. takma kirpik kullanan bir insan değilim. elfinkilerin iyi olduğunu duyunca ve ucuz olduklarını görünce alıp denemek istedim. takmayı beceremedim. yapışmıyor, bi ucu yapışsa diğeri havaya kalkıyor falan. ama bu muhtemelen ürünün değil benim hatam. böylece duracak sanırım. benim becerebileceğim birşey değilmiş takma kirpik takmak bunu anladım.

allığın rengini çok beğenmiştim almadan önce. aldıktan sonra da fikrim değilmedi. son derece tatlı bir rengi var. fakat ne yazık ki çok uçuşuyor. fırçayla ufacık dokunduğunuzda bile toz toz oluyor. hem etrafı batırma ihtimaliniz var hem de allığı çok çabu bitirme. rengi de kalıcı değil. gün içinde tazelemek gerekebilir. tekrar almam açıkçası. ama dediğim gibi rengi güzel.

kabuki fırçası güzel, büyük. ürünü güzel alıyor ve güzelce yayıyor fakat kokuyor gibi geldi bana. kullanmadan önce yıkamak lazım sanırım. yıkadığımda tüy dökebilirmiş gibi görünüyor. yarın yıkayıp deniycem, ona göre fikir belirtirim.

mineral fondoteni light tonunda almıştım. kapatıcılığı pek yok. çok fazla da kullanmadım. neden aldım onu bile bilmiyorum. everyday mineralsi keşfetmeden önce almıştım bir hevesle. şimdi ise içindekini bir kaba boşaltıp everyday samplelarımı bunun kabına koyup değerlendirmeyi düşünüyorum. evet çok kötüyüm :P

all over cover stick merak ettiğim bir üründü. yine everyday minerals ile tanışmadan önce gözaltı kapatıcısı olarak kullanırım diyordum ama bu bölge için fazla sert bence yapısı. far bazı olarak kullanılabilir. rengi açık, istediğim gibi. kokusu ise turunçgil ve plastik karışımı, ilginç. tekrar almayı düşünmem.

bu kadar olumsuz yorumdan sonra sıra geldi fırçalarına. tek kelime etmek istiyorum 'muhteşemler'. bu fiyata bu kalite gerçekten inanılmaz. fırça uzmanı değilim, far fırçası olarak body shop kullanıyorum. bi yerde body shopun 25 30 milyonluk fırçaları bir yanda da 1.5 sterlinlik elfler. aradaki fiyat farkı uçurum resmen. kalite farkı da uçurum bence. body shopun fırçaları belki daha kalitelidir ama elflerden aldığım sonuç kesinlikle çok daha iyi. bayıldım resmen. body shop sevenler kızmasın ama işkence çekiyormuşum resmen makyaj yapıcam diye. ilk fırsatta bu far fırçalarından bir kaç tane daha alcam elften. herkese de tavsiye ederim.

fondoten fırçasını denemedim. 2 tane var bende zaten bu şekilde fırça. bu diğerlerine göre daha ince gibi geldi bana. çok kullanmam herhalde çünkü zaten artık krem ya da likit fondoten pek kullanmıycam. hep everyday minerals yüzünden. o marka bir diğer yazının konusu :)

sonuç olarak elf alışverişim müthiş bir tatmin vermedi bana fırçalar hariç. tekrar alışveriş etmeyi sadece fırça almak için düşünürüm. bu fırçaları kesinlikle denemelisiniz, diyeceğim budur.

yakında görüşücez tekrar :*





Bloğum ödüllendiiiii :)


bloglar arasında ödül verebildiğimizi bilmiyordum. ne kadar hoş bir uygulamaymış oysa. birilerinin sizi okuması, desteklemesi ne güzel. burada bloğunu okuduğum arkadaşlar sayesinde o kadar çok şey öğrendim, yazdıklarını takip ederken o kadar keyifli anlar geçirdim ki.. bazı arkadaşlarım dalga geçiyordu bloğumu gördüklerinde bu kadar kozmetik deliliği mi olur diye. olay sadece kozmetik değil aslında. sana zevk veren, ilgini çeken şeyleri insanlarla paylaşabilmek. işte bu paylaşım beni gerçekten mutlu ediyor. teşekkür ederim hepinize bunun için :) hemen ödüllerimi vereyim ben de. birinci ikinci ya da üçüncü diye sıralamak istemiyorum. takip etmekten en çok zevk aldığım bir kaç bloğu özellikle belirtmek istiyorum sadece.










this is for you...

hello. today i realized that i have some visitors from different countries. it made me very excited. so i decided to say hi to all of you. i am really suprised, as you can see this is a new blog and i am terrible with blogging :) maybe pictures are okay and maybe you are interested with what i am writing but i know my blog doesn't look good. i will work on it, i promise.
it should be interesting to see a webpage with a lot of words that you can't understand even one of them. so i am thinking about to write in turkish and english both. but you know it takes time and i am lazy. i will try to do it, i hope :P

another interesting thing is i have some visitors from spain. i am trying to learn spanish and i hope, i really do, one day i can write something here, in spanish. and jose, my baby, i didn't forget you. wait for my suprise :P

so guys, if you need any help about something or if you want to ask me anything please feel free to write me. i can do some special reviews for you. till the next time, besos!

(i am sorry about my english. i am still trying to improve it.)

inglot 27TG fırça


sonunda bir süredir çılgınca arzuladığım fırçama kavuştum. çılgınca arzulamak lafı size abartılı mı geldi? yok ama, gerçekten böyleydi durum. hep yakınıyorum izmirde mac satılmamasından, bu sebepten alıp alabileceğimin en iyisi inglot idi. gittim bir adet inglot 27TG edindim. hemen de denedim elbette. sonuç muhteşem. istediğim görüntüyü yakalayabildim sayesinde. lakin benim acilen fondotenimi değiştirmem gerekiyor. estee lauder double wear stay in place kullanıyorum. çok güzel kapatıcılığı, inanılmaz kalıcı, ilk sürdüğünüz andan gece yarısına kadar aynı şekilde kalıp bozulmuyor ama çok ağır gelmeye başladı bana artık. gerçi benim gibi cildi sorunlu insanlar için tüm bu özelliklere sahip bir ürünün artı bir de doğal olmasını beklemek şımarıklık belki ama ne yapalım, insanoğlu doymuyor. ben de şuan hem kalıcı, hem kapatıcı, hem de doğal görünen bir fondoten arıyorum. bir de bu esteelerin renkleri çok koyu. açık renkleri bile çok koyu. ben de iskandinav değilim sonuçta, gayet türk beyazıyım ama fondotenim tenimde koyu duruyor. neyse arkadaşlar varsa güzel bir tavsiyesi olan bekliyorum.



ne diyorduk, fırça. şimdi bu tür fırçaların kullanımı biraz farklı. eminim sahip olanlar biliyordur ama bilmeyenler için ben anlatayım. amacı airbrush görünümü vermek. yani airbrush ile makyaj uygulanmış görünümü yaratmak. mümkün olan en doğal görünümü yakalamanızı sağlamak. bu yüzden de fondoteni ( ben likit fondoten için kullanıyorum ) minik noktacıklar halinde yüzünüze ufak ufak baskı uygulayarak sürüyorsunuz. aslında bunu burada anlatmak çok zor. youtubeda bununla ilgili onlarca video var. girip mac 187 yazıp aratırsanız sürüm şeklini ve fırçaların özelliklerini öğrenebilirsiniz.



kesinlikle herkese tavsiye edeceğim bir fırça bu. zaten seviyorum makyajı, şimdi ekstra zevk alır oldum. korkuyorum kendimden, gün içinde saatlerce elimde fırçalarla gezicem bu gidişle. bir de en güzel yanı bir çok şey için kullanılabilmesi. likit fondotenden mineral fondotene, pudradan makyaj bazına, nemlendiriciden allığa kadar bir çok şeyi bu fırça ile uygulayabilirsiniz. çok büyük bir artı bu bence.

fiyatı biraz kazık belki ama kullandıkça bitecek birşey olmadığından, güzelce kullanırsanız yıllarca işinizi görecektir. ayrıca kesinlikle verdiğiniz parayı kuruşu kuruşuna size memnuniyet olarak geri döndürecek. hiç şüpheniz olmasın.

krem ve duş jellerim


selamlar..


bugün kullandığım kremlerden bazılarını ve muhteşem kokulu duş jellerimi tanıtmak istedim. bir de kullandığım bazı parfümlerin yan ürünlerini. bakalım neler varmış.





üst sırada en solda aquolina - icing sugar banyo köpüğünü görüyorsunuz. ben onu duş jeli olarak kullanıyorum. tek kelime ile harika kokuyor. banyo yapmak bir keyif onunla. bitmesin diye gözünün içine bakıyorum çünkü artık sevilde bulamıycam bunu. zamanında 30 milyona almıştım. gördüğünüz gibi kocaman şişesi, ürün de oldukça yoğun, bayağı uzun dayanıyor. duştan çıktıktan sonra kokusu kalmıyor hiç ama sadece duştaki o muhteşem kremalı şeker kokusu bile yeter insana.

hemen onun yanında yine aquolina - icing sugar body lotion duruyor. bu koku anlatılmaz yaşanır. kapağını açıp kokladığımda komple şişesiyle beraber yutasım geliyor resmen :)) o kadar güzel, o kadar tatlı k. bayyyılıyorum tek kelimeyle. kıyamıyorum kullanmaya resmen. dokusu da güzel. ne çok yoğun ne de çok hafif. kokusu çok aşırı kalıcı diyemem ama hemen silinip gitmiyor da. kesinlikle tavsiye ederim herkese.

buzlanmış şekerimden sonra sırada freeman'in karamel ve vanilyalı duş jeli var. bu markanın kurabiye kokulu duş jeli de varmış, hiç koklamadım onu ama bence bu karamel vanilya adıyla geçen de direkt bildiğiniz kurabiye kokusu. şişeden koklandığında çok iç açıcı bir koku değil ama duşta kullandığınızda inanılmaz güzelleşiyor. tüm banyo muhteşem kurabiye gibi, etipuf gibi, efendime söyleyim pasta gibi kokuyor. tek kelimeyle iştah açıcı. çok yoğun ve kıvamlı bir ürün. çok severek kullanıyorum. ne yazık ki duştan çıkınca kalıcı değil kokusu.

sırada pink sugar var. creamy shower lotion. son derece güzel kokuyor. bildiğiniz pink sugar kokusu. bilmeyenler için söyleyim, pamuk şeker kokusu. yalnız duş jelinde hafif turunçgil kokusu da alıyorum sanki. banyoda buram buram kokuyor. çıkınca da kalıyor bir süre kokusu. gayet güzel, seviyorum. parfümün kalıcılığını artırmak isteyenler için çok hoş bir yöntem olabilir.

pink sugar duş jelinden sonra sırada pink sugar body lotion var. misler gibi kokmak istiyorsanız, sürdükten saatler sonra bile bu harika kokuyu duymak istiyorsanız hemen alın. yapısı çok yoğun değil, akışkan hatta. şişe ters durduğu için kontrolü biraz zor alıyor ürünü alırken. dikkatli olmak lazım yani. icing sugarın aksine bu koku son derece kalıcı. ilk sürüldüğünde ağır gelebilir kokusu, zamanla açılıyor ve muhteşem bir hal alıyor. çok seviyorum.

pink sugarlarımın hemen altında body shop çilekli body butterımı görüyorsunuz. bir hevesle almıştım. fena bir koku değil seviyorum. ama açıkçası aquolina ile tanıştıktan sonra hiçbir markanın kokularını çok beğenemez oldum. aquolina o kadar muhteşem ki, diğer kokular yarışamıyor kendisiyle. bu butterın kıvamı oldukça yoğun, yağlı ciltliyim, vücudum da çok kuru değil, tercih etmiyorum o yüzden bu kadar yoğun ürünleri. ayaklarıma falan sürüyorum daha ziyade. çorabun içinde misler gibi çilek kokuyorlar :)

en alt sırada 2 lolita lempicka ürünü görüyorsunuz. bunlar lolita lempicka L kofresinden çıkan yan ürünler. L gibi kokuyorlar haliyle. kremini bir kere ellerime sürmüştüm, eh işte. duş jeli ile de bir kere duş aldım, bayağı yoğun kokuyordu, kalıcıydı kokusu da. parfümünü çok sevmediğim için bu ürünleri de çok kullanmadım. iş görürler yine de.

veee son olarak versace crystal noir kofremden çıkan duş jeli ve vücut losyonu. her ikisi de aynı c. noir gibi kokuyorlar ve kokuları inanılmaz kalıcı. tek olumsuz yanları şişelerinin kullanışsızlığı. ürünü sıkmak ve çıkarmak çok zor oluyor. duş jelini 2 kere kullandım, ne yazık ki köpürmek bilmiyor, hatta direkt köpürmüyor. ama harika kokuyor. inanılmaz derecede kalıcı. bununla aldığım bir duş sonrası ertesi gün tekrar duşa girdiğimde lifim hala versace kokuyoırdu. başka bir duş jeli ile yıkandım ve çıktım. ertesi gün tekrar duşa girdiğimde duş hala versace kokuyordu. üzerinden bir başka ürün kokusu geçmesine rağmen. bu derece kalıcı. bu da kullanmaya kıyamadığım ürünlerden. biraz köpürseymiş ömrüm boyu satın alacağım bir duş jeli olurmuş.

şimdilik benden bu kadar. umarım beğenirsiniz ve umarım bu ürünler hakkında fikir sahibi olmanıza yardımcı olabilmişimdir. sevgiler herkese :*

fırçalarım



sırada nacizane fırçalarım var. çok arzu ediyorum bu güzellerin yanında bir adet de mac 187 ekleyebilmeyi. lanet olsun izmirde satılmıyor. hoş satılsa da bir fırçaya 78 lira vermek bana koyabilir. yine de onu o kadar çok arzuluyorum ki şu günlerde, gözümü karartabilirim. e.l.f ve coastal scents siparişlerim de gelecek yakında, o zaman fırça sayımda hatırı sayılır bir artış olacak. şimdilik böyle idare edelim. bakalım neler varmış.

en üstteki fırça sevil parfümeriden aldığım sevil markalı allık fırçası. kılları bayağı yumuşak. ne yazık ki dökülüyorlar. çok birşey beklemiyorum gerçi. fena değil, işimi görüyor. 6 lira.

hemen altında yine sevilden aldığım fondoten fırçası var. bunu bir süre concealer fırçası olarak kullandım ama çok büyük geldi concealer için. şimdi fondoten için kullanıyorum ve gayet memnunum. sapının uzun olması ve ucunun çok büyük olmaması kontrol kolaylığı sağlıyor. fiyatına göre gayet iyi bir ürün. 6 lira.

üstten 3. sırada body shop fondoten fırçası var. çok büyük heveslerle aldım bu fırçayı. memnunum da ama baş kısmı bana çok büyük geliyor. aslında belki de bir fondoten fırçası için ideal boydadır ama ben sanırım daha ufak birşey istiyorum. bu yüzden de sevili kullanıyorum. body shopun fırçasının kıllarının sentetik olması çok hoş. hayvan kılını yüzüme sürmek istemem açıkçası. bundan rahatsız olmasaydım bile hayvanlara zarar vererek üretilmiş bir ürün kullanmak istemiyorum. bu kıllar için hayvanlar öldürülmese bile kafeslerde tutulup sık sık traşlandıklarını düşünmek beni pek mutlu etmiyor. ne diyordum, sentetik kıllı olması ve kıllarının yumuşak olması güzel. geçen haftalarda indirimle 14 liraya almıştım sanırım. normalde fiyatı 21 lira.

hemen altında dün elime geçenü strawberryden aldığım rare minerals kapatıcı fırçam. 2 üçlü, ufak olanı kaş farları için kullanmayı düşünüyorum. henüz denemedim, o yüzden kalitesi hakkında birşey söyleyemiycem. 10 liraya aldım çilekten fakat %75 indirimdeydi. normalde 40 lira gibi bi rakam sanırım.

sırada body shop eyeshadow brush var. mineral makyaj içinmiş bu. ben normal farlar için kullanıyorum. kılları bana çok sert geliyor, son derece kısa ve sıklar, bu sebeptendir belki. güzel ama sevdim. yine indirimle 13 liraya almıştım yanlış hatırlamıyorsam.

ve son olarak yine body shop eyeshadow blender fırçam. kılları son derece yumuşak ve işini çok güzel yapıyor. son derece memnunum. smokey eye için muhteşem bir ürün. indirimli fiyatı 13 14 civarıydı sanırım.

işte bunlar benim fırçalarım. aralarına yenilerini katmak için sabırsızlanıyorum. okuyan herkese teşekkürler :)

parfüm yorumları part 2 :P

evvet efeniim günlerce süren aradan ve tembellik molamdan sonra yeniden sizlerleyim :) çok uzatmayım sözü, yorumlarda yeterince uzatıcam zaten, kaldığım yerden devam edeyim.

ilk sırayı bitirmiş ikinci sıraya geçmiştik değil mi? bakalım ne var ikinci sıranın başında, ah, lovely! aşığım ben bu parfüme. tek kelime ile aşığım. sarah jessica parker denen kadının çok delisi değilim, antipati de duymuyorum ama sırf bu parfüm yüzünden sevgim arttı kendisine. gerçi merak ederim hep, bu ünlüler kendi adlarını taşıyan parfümlerin piyasaya sürülme aşamasında ne kadar aktif diye. neyse çok önemli değil. önemli olan sonucun mükemmel olması. ilk olarak sevil parfümeride testerını vermişlerdi bu güzeller güzelinin bana. sürdükçe bileğime yapışıyordu burnum. ne yapıp edip elde edecektim. canımıniçi strawberry güzel bir indirim yaptı da hemen kavuşuverdim. 50mli 50 lira gibi bi fiyata geldi kargo dahil. gayet uygun bence. ben bunu satın aldıktan 1 hafta sonra strawberry tekrar bir indirim yaptı bu parfümde ve 100 mli 60 lira oldu. heves ettim hatta alayım mı diye ama başka şeyler almam gerekiyordu, fırçalar gibi, almadım ben de parfümden. bitince yenisini alıcam ama.
böyle nasıl desem, çok modern geliyor bana bu koku. ne ağır ne de hafif. ekşide hakkında bir yorum yazmıştım, fena değil gibi birşeyler zırvalamışım, halt etmişim afedersiniz. mükemmel bir koku bu. sürdükçe daha da çok seviyorum. yazın da kullanılabilir kışın da. silik bir koku değil, baş ağrıtıcı kokulardan hiç değil. misk notaları ağırlıklıymış. narciso rodrigez for her'e çok benzetiliyor. evet benziyor gerçekten de ama bence lovely daha güzel. narcisonun kokusu daha bir yağ kıvamında sanki, daha iç yakıcı gibi. lovelyde ise hafif bir tatlılık var. şekerli bir koku değil ama tende durdukça çok hafif tatlanıyor sanki kokusu. yorumlarım harika di mi eheheh.

bu muhteşem kokudan sonra sırada chanel chance var. bir dönem çok severek kullandığım pek meşhur parfüm. bitti bitecek ve ben tekrar almayı düşünmüyorum hiç. çok garip oldu bu parfümle ilişkim. kullanırken gayet beğeniyordum ama bittiğinde sıkıldığımı farkettim. hatta şuan hiç dişi bile bulmuyorum desem yeridir. güzel koku, iyi, hoş lafım yok ama bana hiç özel bir kokuymuş gibi gelmiyor. çok da pahalı. ı ıh, almıycam tekrar.

ve sırada hakkında onlarca sayfa yazı yazabileceğim parfüm. ımmmmhhhh aşığım kokusuna. o kadar güzel, o kadar dişi, o kadar dolu dolu bir koku ki bu... o kadar kalıcı ki... parfüm sever kadınlar muhakkak koklamalı bunu. işin en ilginci bu kadar güzel bir koku olmasına rağmen çok aşırı bilinmemesi. bu bir avantaj aslında. malum herkes gibi kokmama konusu. kokuları tarif etmekte berbat olduğumu anladınız şimdiye kadar, crystal noir ise gerçekten tarif edemeyeceğim bir koku. tatlı değil, meyveli hiç değil, çiçeksi değil diycem ama içinde gardenya varmış, ki bence bu parfümü bu kadar tapılası yapan da onun varlığı, baharatlı belki... ilk kokladığımda palmolive duş jellerinin turuncu olanına benzetmiştim. favorimdi. artık yok ne yazık ki. öyle kalıcı ki bu baş döndürücü koku, kapağını bir kere koklayarak saatlerce burnunuzda o kokuyla gezmeyi sağlıyorsunuz. muhteşem bir yünlü giysi parfümü. kazak olur, atkı olur, hırka olur. ne gelirse aklınıza. kaşe mont olur hatta. bu kış bol bol montumla buluştu kendisi. çevrenizde mükemmel bir parfüm aurası oluşturuyor. hem de çok değil 3 4 fıs ile. ağır bir parfüm evet ama iç kaldıran cinsten değil. bir süre sonra kremsi bir hal alıyor kokusu. sıkmanızın üzerinden saatler geçtikten sonra bile çevrenizden hissediliyor. bir insan bir parfümden daha ne ister? bittikçe alıcam, ömrüm boyu bırakmıycam, sevdalandık biz birbirimize. hatta abartıyorum iddiamı, birisi bana gelip dese ki 'bilgen seç bir parfüm, tüm ömrünü onu kullanarak geçireceksin, başka yok', evet üzülür hislenirim ama hemen c. noir'imi seçerim. o derece delisiyim.

vee euphoria. ne kadar beğeniyordum ben bu kokuyu bir zamanlar. koklamaya doyamıyordum. şişe tasarımından parfümün rengine kadar herşeyine bayılıyordum. sonra ne oldu? sıkıldım. gayet güzel bir koku biliyorum, kokladıkça hala ohh diyorum ama ben böyle kokmak istemiyorum :s şişesi de yarım duruyor öyle. kimbilir, belki bi gün, ilerde tekrar...

gucci rush. hiçbir zaman anlamadım insanlar bu kokuda ne buluyor, hiçbir zaman beğenemedim. ha kötü değil elbette ama bence çok şişirilmiş bir koku. ha neden sahipsin o zaman derseniz açıklayım, hediye efenim hediye. yoksa para verip alacağım bir parfüm değil. ve evet tam da tahmin ettiğiniz gibi dolu duruyor. 1 2 kere evde sıktım. sonra...

ouvv hızla ilerliyoruz. geldik bir alt sıraya. lolita lempicka. 30 ml 30 milyon indiriminden aldığım kokulardan birisi daha. eh işte. tatlı, durdukça daha da tatlılaşıyor, oldukça kalıcı, farkedilir bir koku ama benim tarzım değil sanırım. kullandım bir kaç kere. kış parfümleri arasında bir alternatif işte. bitince alır mıyım? ı ıh.

ve casmir. kankamın kokusu. yıllarca onda kokladım, ne kadar da çok yakışırdı. artık kullanmıyor kendisi. bu parfüm de onun hediyesi. daha doğrusu onun artığı hehehe. çok beğeniyorum, bi kaç kere heves edip sıktım ama yok, onda durduğu gibi durmuyor bende, resmen eğreti duruyor, hep de onu hatırlatıyor. kankamı hatırlamanın kötü bir yanı yok elbette ama ne bileyim benimseyemedik birbirimizi. kızcağıza yalvarıyorum her gelişinde bunu geri al olmadı bende diye, almıyor da. of böyle işte.

casmirden sonra sırada mango - adorably var. yaz için sevdiğim kokulardan birisi bu da. tam bir şehirli kadın kokusu gibi geliyor bana. şehrin temposu içinde oradan oraya koşuşturan, bakımına özen gösteren bir kadının kokusu gibi. çok kalıcı değil, yazın kalıcı parfüme gerek de yok zaten. bitince tekrar alır mıyım bilmiyorum. alırım belki.

veee benim gizli pamuğum, bitaneler bitanesi parfümüm. jeanne arthes - cotton club women. bu kokuyu kendimden başka ne bilen duydum ne de kullanan. bayılıyorum ben bu parfüme. tam bir yazlık koku. o kadar soft ve o kadar hoş ki. şekerli değil, meyveli - baharatlı falan da değil. fresh diycem ama fresh de değil gibi. birşeye benzetemiyorum kokusunu. tek bildiğim çok saf ve güzel olduğu. 40 lira gibi bi rakama almıştım. bittiğinde bulabilirsem yine alıcam. bu parfüme dair ilginç birşey söyleyim mi size, koklattığım her erkek çok beğendi. diğer parfümlerimle beraber koklayan erkekler ise yine en çok bunu beğendi. aklınızda bulunsun kızlar, bi deneyin :) ha tek bir eksisi var söylemeden geçmeyim, edp olmasına rağmen hiiiç hiç kalıcı değil. ne yapalım bu kadar kusur kadı kızında da...

veee son sıraya geldik. son sıranın başında yine bir lolita lempicka parfümü var. lolita lempicka l. bir ara forumda ( ki delisi olduğum, hergün saatlerimi geçirdiğim biricik sitemiz, www.itsbeauty.com'un forumu oluyor kendisi ) d&p lift deliliği olmuştu. ben de bir hışımla gidip koklamış ve bayılmıştım. aldım da hatta duruyor öylece. kullancam bi ara söz :P neyse işte bu liftin lolita lempicka l'nin versiyonu olduğunu söylüyorlardı. bu haber üzerine ben bayağı bi hevesleniyordum L ile tanışmaya. nitekim hepsiburada.com da çok güzel bir indirim gördüm şansıma. aldım hemen. orjinalini koklayıp bilmeden aldığım ilk kokudur. sonuç eh. lift ile uzaktan yakından alakası yok. son derece ağır, baskın bir koku. çok güçlü bir turunçgil kokusu var. parfüm şekerli gibi. baharatlı gibi de geliyor bana. tütsü gibi de geliyor biraz. anlatamadım ama ne bileyim çok sevmedim. aslında şişeden koklayınca çok güzel, fakat sıkınca o hazzı vermiyor bana. tekrar almam, bu şişeyi de bi 5 senede falan anca bitiririm herhalde.

parfüm kullanan her kadının elinden bir kere geçmiş olan burberry classicde sıra. adına yakışır bir koku. çok güzel, çok seviyorum. evet kaba tabirle ayağa düştü, evet herkes bir dönem böyle koktu ve sıktı ama inkar edemem, çoooook güzel kokuyor. 30 ml 30 lira indiriminden almıştım bu kokuyu da. hiç pişman değilim. bayıla bayıla sürüyorum. bittiğinde tekrar almazsam tek sebebi yukarıda yazdığım şeyler olur herhalde. ama büyüleyici kokusuna kapılıp alabilirim de :)

ha gayret, kaldı son iki...cacharel - noa. bana kış günü kendisini aldırmış koku. öyle bir aklıma düştü ki bir ara, ne yapıp edip edinmeliyim dedim, sevildeki satıcı kadın bile bu mevsimde bu alınmaz yapma dedi, direndim aldım. kullandım da severek. sonra baktım ki kışın bu kadar antikalıcı ( o ne demekse ) bir parfüm bana göre değil, biraz hevesimi aldıktan sonra kullanmayı bıraktım. yazın bayıla bayıla kullancam ama. çok seviyorum kokusunu. çok masum, çok temiz geliyor bana. ah biraz daha kalıcı olsaydı. bittikçe alıcam, tekrar tekrar alıcam.

ve son olarak christian dior - hypnotic poison. kapanışa yaraışır bir parfüm. ilk kokladığımda nefret etmiştim bu kokudan. iğrenç, berbat falan diyordum. ama garip bir şekilde gerçekten de 'hipnotize' olmuş gibi koklamadan duramıyordum. sonra bu nefret yerini hayranlığa bıraktı. aldım elbette. şimdi bitti, dibinde 3 4 fıs anca kalmıştır ama kıyamıyorum sıkmaya. çok istiyorum bir tane almak hemen ama çok pahalı :( indirim bekliyorum ama girecek gibi görünmüyor. çoook severek kullandığım ve her zaman elinim altında bir şişe bulunsun istediğim bir koku. baileys'e benzetiyorum kokusunu biraz ki bayılırım ona da. ağustosta indirime girse o sıcakta alır kullanırım, evet ben o burnunuzun direğini kıran gıcıklardanım :P

teşekkür ederim buraya kadar üşenmeyip okuduğunuz için. beni yazmaya heveslendirdiğiniz için. okumaya bayıldığım bloglarınızda paylaştıklarınız için. bloğumun çok amatör göründüğünün farkındayım ama henüz çok yeni herşey. belki ilerde daha keyifli bir hale getirebilirim. diğer bir yazıya kadar, hoşçakalın :*

parfüm yorumları

ilk okuyucumu bulmuş olmanın heyecanıyla bir hışım saldırıyorum yorum olayına. pek de sevindim, heveslendim. şimdi aşağıdaki fotoğraf malum, şuan kullanmakta olduğum parfümler. gelelim haklarında neler düşündüğüme.

en solda üst sırada ( sanki güzel sıralayabilmişim gibi sıra diyorum bir de :P ) gördüğünüz parfüm 'aquolina icing sugar'. parfüm değil aslında kendisi, vücut suyu. alkolsüz, o sebepten de kalıcı değil ne yazık ki. yine de yaz aylarında ferah ferah sürmek için ideal. tenimizde leke yapma ihtimali de yok. kokusu ise bir harika. şekerli kokuları severim genelde ama mesela magnetism gibi kokular bayar beni. bu ise çok tatlı, baymayan, insanın içini yakmayan bir koku. herkes mutlaka koklamalı. hiç böylesini görmedim ben. biraz daha kalıcı olsaydı hayatımın kokusu olabilirdi.

onun hemen yanında sarımsı şişede gördüğünüz şey ise clarie's vanilyalı body mist. geçenlerde konak pier'deki clarie's mağazasından aldım. normalde makyaj ürünlerini çok beğenmiyorum açıkçası ama bu mistleri görünce deli oldum. mistler diyorum çünkü bir sürü çeşidi vardı. coton candyden strawberrye, çiçekliden fresh kokulara kadar bir sürü. ne yazık ki ben vanilya dışında hiçbirini beğenmedim. tatlı olanlar fazla tatlı gibi geldi bana. jelibon gibi. seveni varsa kaçırmasın elbette. vanilya ise kremsi, yoğun kokulu ve şekerlimsi bir koku. evet farkettiğiniz üzere kokuları tarif etmekte pek iyi değilim. nasıl desem sanki margarin gibi kokuyor biraz da. anlatmak zor. ben sevdim ve hemen aldım. üstelik fiyatı da çok uygundu, 10 lira gibi birşey. kalıcı değil ama hoş bir koku. iş görür kısaca.

hemen onun yanında givenchy - hot couture var. bitmek üzere neredeyse. son derece kalıcı ve feminen bir koku. givenchy kokularını başarılı buluyorum ben zaten. erkek parfümlerinden pi kesinlikle inanılmaz bir koku. çok seviyorum. onla ilgili düşüncelerimi ileride yazarım belki. gelelim hot couture'a. dediğim gibi kalıcı, feminen, baharatlı ve biraz da tatlımsı bir koku. çok genç kızlara uygun değilmiş gibi. yine de asla kullanılmaz değil elbette. zevk meselesi. parfümleri yazlık ya da kışlık diye ayırırsak eğer bu kışlık kokular sınıfına girerdi herhalde. bir şişeyi severek kullandım ama tekrar alır mıydım bilmiyorum. sanırım biraz sıkıldım kendisinden.

hot couture'ın yanında yine bir givenchy parfümü olan very irresistible sensual var. bu parfümü 2. alışım. hatta şuan gördüğünüz şişeden açılmamış 2 tane daha var stoğumda. 30 ml 30 TL indiriminde gördüğümde sevinç çığlıkları atarak depolamıştım. bu indirimden tam da bir hafta önce sevil parmümeri de cacharel noa ile very irresistible arasında kalıp noa almıştım. aklımı seveyim, şansımı ya da. very'i seçmiş olsaydım eğer 2 hafta sonra bu derece ucuza alma şansım varken çok para verdiğim için yanardı içim. malum kriz, parfümlerin pahalılıkları vs... parfümden bahsetmek gerekirse çok dişi buluyorum ben bu kokuyu. dişi ve modern. belki çok eşsiz ve bulunmaz bir koku değil, öyle parfümler var çünkü, birazdan bahsedicem bir tanesinden, bu onlardan değil. yine de temiz, şık, hoş bir koku. ben sensual olan eau de parfum versiyonunu kullanıyorum. eau de toilette ne kadar kalıcıdır bilemem ama edpnin kalıcılığından son derece memnunum. bittikçe tekrar tekrar almak isteyeceğim ürünlerden.

tesadüfen 3 givenchy parfümünü de yanyana koymuşum, ilk ikisini tanıttık, sıra üçüncüsünde. organza da 2 sene kadar önce 30 ml 30 TL indiriminde alıp tanıştığım bir koku. gayet hoş, gayet kalıcı fakat çok ağır bir parfüm. ağır parfümlerden hoşlanan benim için bile fazla ağır. bakmayın siz bitmek üzere gibi göründüğüne, toplasanız 3 kere kullanmışımdır. kokusunu beğensem bile süremiyorum, kendimi 40lı yaşlarda gibi hissetmeme sebep oluyor. annem kullanıyor. sürdüğünde arkasındaki parfüm bulutuna kapılasım geliyor adeta, çok hoş. ama hiç bana göre değil. anne parfümü olarak sevicem ben kendisini :)

sıra geldi dünyalar tatlısı pamuk şekerime. sürüp en çok iltifat aldığım kokulardan birisi bu. aquolina - pink sugar. inanılmaz tatlı, inanılmaz güzel bir koku. buram buram pamuk şeker kokuyorsunuz. hafif parfüm sevenlere göre değil hiç. tatlı kokuları sevenler ise mutlaka denemeli. diğer ithal parfümlere kıyasla son derece de hesaplı. bildiğim kadarıyla izmirde sadece sevil parfümeri'de satılıyor. ne yazık ki artık sevil azaltmış aquolina ürünlerini. hem hesaplı oluşlarıyla hem de mis gibi kokularıyla beni benden alıyor bu marka. pink sugarın bende gazsız deodorantı, vücut losyonu ve duş jeli de var. vücut losyonu inanılmaz kalıcı. sürdükten saatler sonra bile misle gibi kokuyorsunuz. neyse parfümlerin yan ürünlerini başka bir başlıkta incelemeyi düşünüyorum. biraz da o zaman yazayım. sözün özü pink sugar harika bir koku. yaz için biraz ağır evet ama her kış kullanmayı düşünüyorum açıkçası. ha bir de daha bugün yaşanmış bir olaydan bahsedeyim. bu paragrafın başında söylemiştim en çok iltifat aldığım kokulardan birisi diye. sabah okula gitmek üzere bindiğim minibüste yanımda bir kadın ve kucağında küçük çocuğu oturuyordu. çocuk annesine sürekli 'anne çok güzel kokuyooo' demeye başladı. kadın da sordu ne güzel kokuyor diye. bi süre böyle söyleyip durdu çocuk, kadın tekrar sorduğunda ise 'yanımıza binen ablaaa' demez mi? nasıl sevindim anlatamam. süreli 2 saatten fazla olmuştu ve minibüste yanımda oturan insana böyle tatlı tatlı koktuğunu bilmek beni mutlu etti. paylaşmak istedim sizlerle :)

pink'imden sonra yine bir aquolina parfümü olan chocolovers var sırada. bunu ilk kez sevil parfümeri'de denemiştim. çikolata kokulu parfüm diye tanıtmışlardı. sürdüğümde kim tüm gün çikolata kokmak ister ki diye düşünmüştüm. pek beğenmemiştim ilk seferde. fakat ilerleyen saatlerde bileğimden çekemez oldum burnumu. son derece tatlı ve çekici bir hal almıştı. sonra bir gün sevilden yaptığım bir alışveriş sonrası parfümün testerını verdiler bana. eve gittiğimde hemen sürdüm bileğime tekrar ve o gün bugündür favori parfümlerimden birisi oldu kendisi. çikolata kokulu diye lanse edilse de sadece çikolata kokmuyor. en az çikolata kadar baskın olarak turunçgin kokuları da içeriyor. işin garibi ben hiç sevmem turunçgil kokulu ürünleri fakat bu parfümde hiç batmıyor, aksine hoş bile geliyor. zaten sürdükten bir süre sonra turunçgil kokusu hafifleyip yerini daha hafif ve tatlı bir kokuya bırakıyor. pink sugar ile kıyaslandığında daha az kalıcı olsa da chocolovers severek kullandığım bir parfüm. şiddetle tavsiye ederim.

üst sıranın son parfümü ise hugo boss intense. 2 yıl kadar önce keşfettiğim caaanım parfümüm. şuan ne yazık ki bitmek üzere, ilk fırsatta tekrar almak istiyorum. herkesin bilmediği bir koku olması benim için en büyük özelliği bu parfümün. farkettiğiniz üzere kullandığım kokuların bir çoğu çok popülerleşmiş ve herkes tarafından bilinen kokular. ben de bu durumdan çok hoşnut değilim açıkçası ama kokularını da çok sevip vazgeçemiyoum. işte intense böyle bir koku değil. az kişi biliyor, daha bir özel hissediyorsunuz sürünce. yaz için de kış içind euygun olabilecek, yumuşak fakat belirgin, son derece asil bir koku bence. insanı rahatsız edecek kadar ağır değil, farkedilmeyecek kadar hafif değil. arada bir koku. kremsi gibi geliyor bana biraz ki sadece bu kelime bile bir parfümün ilgimi çekmesi için yeterli. kesinlikle denenmeli. çok güzel çok.

ilk sırayı bitirdim, ben de bittim. bu parfüm tanıtma işi sandığımdan daha zormuş. o sebeple kalan parfümleri yazmaya boş bir zamanımda devam edicem. umarım okurken sıkılmamışsınızdır ya da mrak ettiğiniz bir parfüm varsa hakkında bilgi sahibi olabilmişsinizdir. görüşücez en kısa zamanda yine :)

parfüm



genç kızlığa adım attığım ilk yıllardan beri düşkünüm parfüm olayına. meşhur impulselar vardı o zaman. hatta şimdi de olsa ne güzel olurdu. bir çok farklı deodorantını kullanmıştım ama hepsinin içinde favorim 'vanilla kisses' idi. hatırlıyorum çok tatlı ama boğmayan bir vanilya kokusuydu. hatta parfümü de çıkmıştı basit spreyli bir şişede. sonra emotionlar vardı, çok delisi değildim ama kullanırdım. zamanla açık parfüm kavramı girdi hayatımıza, ilk açık parfümüm eminim bir çoğunuzun olduğu gibi burberries classic idi. 3 4 yıl kadar aralıksız kullandım. çok övgü aldığım bir kokuydu. şuan orjinaline sahibim ama nedense o zamanlar aldığım iltifatları almıyorum artık. belki de çok fazla kullanılıp insanları sıktığı içindir. yine de bence kült bir koku.

şimdi düşündüm de parfümlerinin fotoğraflarını koyucam sanırım. sonra da üşenmediğim bir vakit tek tek haklarında neler düşündüğümü yazarım. var mı acaba okuyan birileri? deli gibi kendi kendime yazıyorum sanırım. neyse eheh.

süslü

çok fena düşkünüm kozmetik olayına ben. doymuyorum adeta. sağolsun www.itsbeauty.com da bu kozmetik aşkımı daha da körüklüyor. gün içinde saatlerce sıkılmadan parfüm ya da makyaj haberleri okuduğumu biliyorum. bi itiraf, bugün de o günlerden birisi aslında. çok kötü taktım everyday minerals markasına ve ürünlerine. sample kit bile sipariş verdim kaşla göz arasında. sabırsızlanıyorum kavuşacağım güne dair. ha ne diyordum, çok fena düşkünüm kozmetiğe işte. bu yüzden de bu blogda bol bol göreceksiniz kozmetiğe dair şeyleri. hadi başlayalım bi yerden.